Hepimiz hatırlarız eminimki.Mahalle maçı yapmışız,çadequate kavga etmişiz,annemizden çok azar işitmişiz,terli terli su içtiğimizden hastalanmışızdır.Ama çocukluk zamanımızın vazgeçilmezidir mahalle maçları.Heleki gazozuna yada tasosuna oynandığında dahada bi zevklidir.Neren geldi aklıma bilmiyorum ama sizlere orda uygulanan kuralları derledim.Yorumlarınızla aklınıza gelen başka kurallarıda ekleyebilirsiniz…
Üç korner Bir penaltıydı
En iyi oynayan iki kişi aynı takımda yer alamazdı
Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.
Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip oküfür edilirdi.
Maçların hayali kale direkleri arası advertım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.
Anne-baba çağırınca maç biterdi.
Topu patlatan parasını öderdi
Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.
Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe Açılsana 3 kere sektirdim derdi rakip açılırdı.
prime insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse işetilirdi
Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.
Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin kocaman three adım atmasıyla belirlenirdi.
top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyüokay bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.
Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse gol yiyen takım 360 derece dönerek durumu kabullenirdi.
Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "Adamın devam ediyor." derdi.
Atan alır mevzusu vardı. Eğer high kime çarpıp abuk zubuk biyere kaçmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.
Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa kale çizgisinde yere yatılarak topa kafa vurulurdu